29 Aralık 2009 Salı

YILBAŞI SOFRAMIZ


Evettt 2010 yılına 3 gün kala ....
Eski yıl gidiyor , yeni bir yıl geliyor.
Nedendir bilinmez her yıl herşey değişecekmiş , iyiye gidecekmiş , en çok istediğimiz şey olacakmış , daha da güzelleşecekmişiz , daha çok para kazanacakmışız , hastalıklarımız yada hastalarımız iyileşecekmiş, iş bulacakmışız , bebeğimiz olacakmış , ev alacakmışız , araba alacakmışız , daha çok tatile gidecekmişiz , yeni bir dil öğrenecekmişiz , üniversiteyi kazanacakmışız ,........ gibi gibi gibi ....Gelmezmi ?
Gelir tabiki yeni bir yıl , yeni umutlar , yeni hayaller ....
yeni olan herşey güzel değilmidir ? hiç yeni ve çirkin birşey gördünüz mü ? en azından temizdir , parlaktır , dikkat çeker....
Bu bile yeni yılı ve yılbaşı gecesini kutlamak için iyi bir neden değil midir ?
Biz de yılbaşı akşamını sakin bir şekilde yeni hayaller , yeni umutlar ve yeni dualarımızla kutlamak için küçük ,sakin , güzel bir yemek yemeği düşünüyoruz , her yıl olduğu gibi canımız arkadaşlarımızdan yılbaşı gecesi için çeşitli teklifler geldi ama evimizde ailemizle sakince oturup yemeğimizi yeyip kutlamamızı yapacağız kısmetse ....
Ama sadece sakin bir akşam yemeği de olsa soframız yılbaşı formatına uygun zevkli , zarif , güzel olmalıdır .
Bizde berenkam'la güzel bir yılbaşı gecesi masa dekorasyonu oluşturduk ,şimdiden de sizlerle paylaşmak istedik ki belki size de ilham olabilir diye ..
Yeni yıl da sağlık , mutluluk , huzur, aşk , para , kariyer , şans gelip gelip kafanıza çarpsın ...
İyi yıllar , iyi 2010' lar ,iyi yılbaşı gecesi ...





Masada kullandığım aksasuarlardan tabakları , peçeteleri , runner ve amerikan servisleri Tepe home'dan temin edebilrsiniz .




Kumaş Peçeteler , Ekmeklik , Peçetelik ,mumlar Boyner home

Şarap-su-şampanya bardakları Paşabahçe

İsim katlarını Berenka ve ben yaptık,makasla şekil verdiğimiz minik kare kartonlara sarı dore ile isim yazdık ,minik kardan adam mandallar Boyner Home ...




Ve gecenin sonunda Kahve,çikolata , lokum ve likör keyfi için...
Kahve fincanları ve gülbahar sahanlık ( Lokumluk) Kapalı Çarşı'dan
Gümüş Çikolatalık Mudo Concept
Likör bardakları İkea
Kahve Tepsisi Canım arkadaşım Meleğin Hediyesi yıllardır zevkle kullanıyorum...


28 Aralık 2009 Pazartesi

ESKİ YILIN SON KAHVALTILARINDAN


Ahmet ve Pınar Gelin kahvaltıya geldiler , bizde yeni yıla bu kadar kısa zaman kala olduğundan ve eski yıldan bu kadar sıkıldığımızdan formatı yeni yıl kahvaltısı olarak attık , aslında çok özel birşeyler yoktu soframızda klasik bir sabah kalvaltısıydı .
Tek farkı Berenkasız , sakin ,yavaş bir pazar kahvaltısıydı ...
Gerçi Pınar gelin çok üzüldü berenka yok diye...( PINAR GELİN : BERENKA'MIN TABİRİ BU ARADA )
Yedik , içtik , güldük , film seyrettik , playstation oynadık , tatlandık... bu da bize fazla fazla yetti .
Herzaman , dostlarla , afiyetli kahvaltılar da bulaşalım ...Hayatta daha güzel ne var ki :))))


18 Aralık 2009 Cuma

YENİ YIL EVLERİ


Öyle güzel yeni yıl evleri , yeni yıl odaları , yeni yıl masaları , yeni yıl şömineleri varki sizinle paylaşmadan edemedim .

Ben dekorasyonda daima açık renkleri tercih eder , özellikle beyazı vurgun olacak kadar severim amma !!!

Yeni yıl evlerinde kırmızılar , yeşiller , doreler beni o kadar cezbediyor ki sadece yeni yıldan 1 ay önce kullanmaya başlıyorum , yeni yıldan sonra da yine soft renklerime geri dönüyorum ...

Aşagıdaki görsellerin belki sizede katkısı olur diye düşündüm ...







17 Aralık 2009 Perşembe

YENİ YIL EVİMİZ





En sevdiğim aylar aslında bahar ve yaz aylarıdır , fakat ben bir de aralık ayını çok ama çok severim çünki yeni yıl ağacımız kurulur , evimiz süslenir , yeni yıl da kimlerle olacağımız ve ne yiyeceğimiz tartışılır, kime ne hediye alacağımıza karar verilir, tabiki bir de ne giyecegimiz çok önemlidir.


Aslında son 4 yıldır yılbaşında ya ev de ya da bir sevdiğimizin evinde olmayı tercih ediyoruz , çünki aşkım yılbaşı gecesi dışarıda olmaktan pek hoşlanmıyor , aslında ilk yıllar bana biraz zor gelmişti ama şimdi kendisine hak vermiyor değilim , kesinlikle ev ortamında çok daha rahat , çok daha gönlünce ve tehlikesiz geçirebiliyorsun yeni yıl akşamını ....Dışarıdayken her an bir tehlikeyle karşı karşıyasın ....Acaba karşımdaki araçta alkollü bir sürücü olabilr mi ? ya da arabayı nereye park edeceğim ? ya da bu kadar kalabalıkta yemeğim sıcak gelecekmi ? İçeceğimi getirebilir misiniz pardon içeceğim nerede dedim ? gibi sorunlar yaşanıyor.

Sonuçta biz bu yılda sanırım evde geçireceğiz yeniyıl akşamını ...

Yılbaşı ağacımızı yakacağız.

Mumlarımızı yakacağız...

Berenkamın Noel anne elbisesini giydireceğiz..

Annemim iç pilavlı tavuğunu yiyeceğiz...( BEN HİNDİ SEVMİYORUM DA...ODA TAVUKLA YAPIYOR SAĞOLSUN...)

Aşkımın her yıl Görgülü Pastahanelerinde özel olarak yaptırdığı yılbaşı pastamızı yiyeceğiz...( KENDİSİNİN ORADA YILLARDIR SABAHLARI YEDİĞİ POĞAÇALAR SAYESİNDE ÖZEL BİR PRESTİJİ OLDU DA!!!!


Biz evimizi bayramdan önce süsledik , ve hemen hemen Berenkam sayesinde tam 1 aydır ev de bir yeni yıl çoşkusu yaşıyoruz...
Bunlar da yeni yıl evimizden görüntüler ...Sizlerde evinizi paylaşmak isterseniz blogum da yayınlamaktan zevk duyarım...
2009'UN EN GÜZEL SON GÜNLERİYLE LEZZETLİ HAYATLARLA KALIN....SEVGİLER...







26 Kasım 2009 Perşembe

İLK TRİMESTER TARAMA TESTİM YAPILDI ....

Hamilelik Günüm : 15 Hafta+5 GünEvettttttttt hamilelik serüvenimize kaldığımız yerden devam edebiliriz , artık bomba gibiyim derken iki gün sonra yine çöküyorum ama en azından kafamı yerden kaldırabiliyor ve yemek yiyebiliyorum , baş ağrılarım biraz azaldı ayrıca sudan tiksinmemeye başladım , yani hayat tekrar biraz da olsa süperleşmeye başladı ...
Bebişimiz 4. ayı dolduracak neredeyse ,karnım yavaştan kendini göstermeye başladı , Bebiş 3. ay kontrolünde 6 cm ve 12 g. ağırlığındaydı .

Bebişin Gelişimi :

***Emme ve yutma refleksleri gelişmekte ,

***Dolaşım ve boşaltım sistemi çalışmaya başladı ,

***Karaciğer safra üretimine başladı ,

***Üreme organları gelişmeye başladı ,


Tahlillerim :


***Şeker ve Protein düzeyi için idrar tahlili ( Normal Bulgular )

***3 hafta önce ilk trimester testim yapıldı ( Normal Bulgular )

Birinci Trimester Serum taraması nedir ?

Günümüzde özel bir detaylı ultrasonografi tekniğiyle, 11-14. gebelik haftaları arasında, fetal anomalilerin yaklaşık yüzde 50'sini tanımak mümkündür. Birinci trimester serum taraması ise, bu özel ultrasonografi taraması sonucu ile birleştirilebilen bir kan testidir. Kanda iki proteine bakılır. Bunlar serbest beta HCG ve PAPP-A isimli proteinlerdir.Ultrasonografi ile gebelik yaşı hesaplanabilir, bebekte bulunabilecek anormallikler saptanabilir ve "ense saydamlığı"( nuchal translucency) adı verilen bebeğin ense kısmındaki deri katlantısının altındaki sıvının kalınlığı ölçülebilir. Bu tür bir sıvı bu haftalarda tüm bebeklerde mevcuttur. Kan testi ile ultrasonografi birleştirildiği zaman, bu haftalarda Down sendromlu ve Trizomi 18'li gebeliklerin yaklaşık yüzde 90'ı saptanabilir.

Bedensel Belirtiler:

***Yorgunluk,uykusuzluk

***Sık idrar yapma gereksinimi

***Kusma ile birlikte bulantı veya artmış tükürük salgısı

***Ara sıra olan baş dönmesi ve fenalaşma hissi

***İştah artışı

Duygusal Belirtiler :

***Gerginlik , duygusal oynamalar , ağlama hissi

***Alınganlık , korku , neşe , duygusal yükselme , birisi yada hepsi

***Huzursuzluk

Aldığım Kilo :

0,5 Kilo

Sonuç :

Berenka'da dahil olmak üzere hatta en çok da o !!! heyecanlıyız , şaşkınız , aslında duruma çok da alışamadık henüz bizim için değişik olan tek şey ayda bir doktor kontrolünde kalp atışlarını duymamız ,boyunun cm. lerini öğrenmemiz ve karnımın biraz büyümüş olması ve fenalık getirten bedensel belirtiler.

Ama biliyorum ki hamilelik döneminin en güzel dönemine başlıyorum , 6. ayın sonuna kadar en kolay geçen hatta en enerjik dönemim olacak ( İnşallah Tabiki ) ...

Benimle kalın,Sevgiler....







22 Kasım 2009 Pazar

RUBBER DUCK BOTLAR



Eik Braun tarafından tasarlanan özel korumalı tabanı, el yapımı süetleri ile Rubberduck Snowjoggers botları rahatlığı ve kalitesi ile herkesin ilgisini çekmeye başladı bile. Ayrıca spor ayakkabı ve kar botu kalitesinin bu ayakkabıda birleşmiş olması da sizin rahatlığınız ve şıklığınız için bir artı.
Spor ayakkabı ile kar botu karışımı olan Snowjoggers'lar, Türkiye'de de N2N Tekstil tarafından 1 yıldır satılıyor. Karda koşmaya olanak veren botlar, renk ve kumaş çeşitleriyle Hollywood'un da en yeni favorilerinden.
Boyner, Divarese ve Neofly, Nursace mağazalarında satılan Snowjoggers botların tasarımcısı, eski bir model olan Danimarkalı Eik Braun Ottosen. Model olmakla beraber Ottosen aslında gerçek bir girişimci.
Üniversitede işletme okurken bir yandan da Milano, Paris, Londra arasında mekik dokuyarak modellik kariyerini sürdüren Ottosen, modanın iş tarafını da çok sevmektedir. Hatta kendi markasını kurmuştur ve yine kendi tasarladığı espadril işinde çok başarılıdır. Ama gelin görün ki espadrillerin Danimarka'da uzun süreler boyunca giyilmesi mümkün değildir. Yeni bir şeyler yapmak gerekmektedir. Eik Braun Ottosen Rubber Duck botları şöyle anlatıyor:
"Kış yaklaşıp da havalar soğuyunca, espadrilleri daha fazla satamayacağımı fark ettim. Mevsimsel sıkıntısı olmayan yeni bir fikir bulmalıydım. O sırada Grönland'da geçen çocukluğuma ait fotoğraflara denk geldim. Daha doğrusu karıştırmaya başladım çünkü ben genelde eski şeylerden ilham alırım. Derken bir karede, çocukken karda giydiğim, büyük ve kaba botları gördüm. Bunlar o zamanlar sadece çocuklar için yapılıyordu ve herhalde 20 yılı aşkın süredir bir benzeri daha karşıma çıkmamıştı. Çok etkilendim onlardan. Çünkü benim için zaten ürünlerin verdiği duygu önemli.''
Ottosen bunun üzerine kalkıp, elindeki çizimlerle Çin'e, fabrika bulmaya gitmiş. O zaman henüz adı olmayan Snowjoggers'ların hit olacağından o kadar eminmiş ki, varını yoğunu bu işe yatırmaktan çekinmemiş. Dönüşünde uzun pazarlıklar sonucunda Danimarkalı bir mağazayı, 50 adet Snowjoggers'ı stoğuna eklemeye ikna etmiş. Botlar anında satılmış. Bunun üzerine de Ottosen tası tarağı toplayıp, soluğu Amerika'da almış. Şöhret, hızlı gelmiş. Aradan henüz birkaç hafta geçmemiş ki, People dergisinde Lindsay Lohan'ın giydiğini görmüş botlarını. Sonra da neredeyse her Hollywood ünlüsünün ayağında belirmeye başlamışlar.
Önce kailforniya 'da ünlendi .Adlarında 'snow' yani kar kelimesi geçen botların Hollywood'da patlaması da ilginç aslında. Ama Ottosen bunu, botların terletmeyen materyalinden dolayı yazın da rahatlıkla giyilebilmesine bağlıyor. "Evet birçok kış botu var piyasada. Snowjoggers botların en önemli farkı ise, rahatlığı. Çünkü bunlarla karda tuhaf tuhaf yürünmüyor. İsterseniz koşabiliyorsunuz da. Bir de çok eğlenceli, şirin botlar. Zaten alanlar da genelde genç, eğlenmeyi seven, farklı olmak isteyen ve ne modayı ne de kendini çok fazla ciddiye almayan kişiler," diye anlatıyor Ottosen. Botların renkleri ve şirinlik unsurları da, en büyük rağbeti Japonya'da görmelerine neden olmuş. Dünya çapında en çok satılan renkleri ise siyah ve mor başta olmak üzere yeşil, pembe ve gri. Bu arada botların renklerinin Pantone renklerinin isimleriyle anıldığını da belirtmek gerek.
Snowjoggers, spor ayakkabıyla kar botu karışımı botların adı. Ottosen'in şirketi ise, Rubber Duck Brand. Yani adını lastik ördeklerden alıyor. İsmi seçerken insanları gülümsetecek ve onları iyi hissettirecek şeyler düşünen Ottosen'in aklına ilk önce 'tatlı, şirin ve masum' diye anlattığı lastik ördekler gelmiş. Masum, çünkü lastik ördekler, çocukların banyolarına eşlik eden en bilinen oyuncaklar.....
Rubber Duck botlarınızı rahatlıkla skinny jean'ler ve taytlarla giyebilirsiniz. Rengarenk ve cıvıl cıvıl en önemlisi rahat hem de çok rahat ....
Benim tercih etme nedenim ise malum hamileler için çok rahat aynı zamanda sevimli olması ....
Hemen sizde alın ve rengarenk giyin....
Sağlıklı ayaklarla kalın....





11 Kasım 2009 Çarşamba

DOMUZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN

Domuz gribinden korunma yolları ile ilgili olarak aslında heryerde yazılar yazılıyor , televizyonlar da sürekli Doktorlar konu ile ilgili konuşuyor,ama tekrar tekrar birbirimize hatırlatmakta yarar görüyorum .

Beş yaşından küçük çocuklar ve anne adayları büyük tehlike altında ,ben de o yüzden inanılmaz gerginim bu konuda...

Dikkatli olmaya korunma yollarına uymaya çalışıyorum bildiklerimi sizlerle de paylaşmak istedim ....


DOMUZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN

ELLERİNİZİ SIK SIK YIKAYIN.

(Özellikle Öksürme ve hapşırma sonrası,Tokalaşma sonrası)



EL DEZENFEKTANI KULLANIN.

(Zamanınız kısıtlı ise )



KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURUN.

(Gerekmedikçe; Toplu taşıma araçlarına,Alış veriş merkezlerine, Eğlence mekânlarına girmeyin.)


ÖKSÜRME VE HAPŞIRMA ESNASINDA AĞZINIZI TEK KULLANIMLIK KÂĞIT MENDİL İLE KAPATIN VE MENDİLİ ÇÖPKUTUSUNA ATIN.
(Eğer mendiliniz yok ise;Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı elinizle kapatın ve hemen ellerinizi iyice yıkayın.)


SAĞLIĞINIZI KORUYUN.

***Grip olan insanlardan uzak durun. Hasta insanlara 1metre den yakın durmanız gerekli ise maske kullanın.
***C vitaminli sebze ve meyve tüketin.
***Alkol ve sigara kullanımını en az seviyeye düşürün.
***Sıcak bitki çayı, çay, kahve tüketin.
***Bol su için.

HAMİLEYİMMMMMM

Şuanda tam 12 hafta 2 günlük hamileyim. İkinci kez anne adayıyım ,herşeyi unuttum nasıldı bu hamilelik ? bu kadar mı zordu ,Berenka'da beni bu kadar zorladı mı ? İnanın 6. haftadan beri günde 8-9 kez istifra ediyordum ,bu sayı 1 haftadır 1 ya da 2'ye düştü .
İstifra etmekle bitse iyi ...İç fenalıkları , baygınlıklar , el kol kaldıramamalar , yorgunluklar hepsi sırayla ya da hepsi aynı anda...Doktorum Fahri Bey bunların hepsinin normal olduğunu her insanın hamilelikte farklı tepkiler verdiğini ve her hamileliğin kişi üzerinde farklılık göstereceğini , birgün kalktığımda bunların hepsinin bıçak gibi kesilmiş olacağını söylüyor.
Zaten üzerimde hızlı gelen ikinci bebeğin baskısı varken bir de bu hamilelik zorlukları sanırım beni çok yordu ve 5 haftadır bloguma hiçbirşey yazamadım , bundan sonra hamilelik yazılarımla bol bol beraber olacağız.
İkinci bebeğe gelince bu bebek programlı fakat beklenenden hızlı gelen bir bebek ....
İnşallah bereketi , sağlığı , sevgiyi , aşkı , huzuru , mutluluğu da hızlı ve uzun ama çok uzun süreli getirir.
Ne kadar daha doğmamış olsan da hayatımıza girdin bir kere ...
Benim , aşkımın , berenka'mın ve tüm aile üyelerinin , beni seven arkadaşlarımın yeni heyecanı oldun .
Hayırlısıyla gel ,sağlıkla gel , elin ayağın düzgün ,aklı başında gel İNŞALLAH....
Tüm bebek bekleyen ve tüm bebek isteyenlere hayırlı doğumlar olur İnşallah....
Ingaaaa sesleriyle , kakalı bezlerle , sütlü gögüslerle , uykusuz gecelerle MUTLU KALIN....

14 Eylül 2009 Pazartesi

ALACAKARANLIĞI OKUDUNUZ MU ?


Eminim birçok kişi okudu kalanıda filmini izledi , Hoş film yapmışlar fakat kitap muhteşem ötesi ...


Bir insanoğlu vampir ile insanın aşkını yaşamadan böyle tasvir edemez ...İmkansız!!! Hatta hatta bir aşk böyle güzel tasvir edilebilir mi?

Bu konuda Stephenie Meyer 'i tekrar tekrar kutlamak lazım .

Ben ilk kitabı okuyalı uzun zaman oldu hala kelimeler kulaklarımda geziniyor ,cümleler yüreğimi bir hoş ediyor , paragraflar yanağıma öyle güzel bir gülümseme yüklüyor ki ...
Gerçekten bir başkasının aşkını dinlemek insana bu kadar güzel gelebilir mi ? İş yazar da bitiyor..Aşkı okutmuyor,iliklerine kadar hissettiriyor.

Gerçekten böyle bir aşk var mı diye düşünüyorsun ,
Gerçekten böyle bir aşkı yaşamak seçilmişlere kısmet olur diyorsun.

İnsanın İnsanla ,
İnsanın Vampirle ,
hiç farketmez ama böyle aşkı hissetmek ,bu kadar çarpılmak ,

AŞK'ın hem lezzet hem de acısının ulaşılmazlığını bu kadar iyi anlatabilmek Stephenie Meyer'e görev olmuş .

Son söz ; Bu kitabı okuyup sıkıldım diyecek hiçbir adam tanımıyorum ben ; Hayatında ilk kez bir roman alıp okuyacak birine verin kitabı 1 hafta da bitirmezse bir daha ne kitap alsın ne de okusun...




Alacakaranlığın filmine gelince o da çok iyi yorumlanarak ve kitap sindirilerek çekilmiş ama iddia ediyorum filmi izleyip ,kitabı okumayanlar varsa kitap bir başka ...Bence okumalısınız, filmi izlemiş bile olsanız !!!







Ben çok uzun zaman kitabın saçma bir vampir kitabı hatta saçma bir aşk hikayesi olduğunu düşündüğümden almak istemedim ve bir arkadaşımın 1 gecede okudum tavsiyesiyle alıp bebeği olan biri olarak 3 gecede bitirdim.





Şuanda serinin ikinci kitabını okuyorum , aslında ilk kitaba göre biraz daha durgun bir kitap ama yine de kesinlikle okumaya çok çok değer ..



Serinin ikinci filmi yolda.. Bu anlattıklarımdan sonra yine de ilkini es geçmek istiyorsanız ikinciyi önce okuyun, sonra izleyin.

Veeeee Film müzikleri alın ve dinleyin kalbiniz çoşsun , çoşsun ama çoşsun ...İnanın kendinizi 18 yaşında ve aşık hissedeceksiniz...Aşkkla , müzikle , tekrar tekrar aşkkla kalın.....

13 Eylül 2009 Pazar

SOĞANLI KÖZLENMİŞ PATLICAN SALATASI


Biliyorsunuz ben daima zamansızlıktan ve küçük çocuğum olduğundan pratik tarifleri çok sevdiğimden bahsediyorum. Ayrıca birşeyi istediğimde de hemen olsun istediğimden hatta biraz sabırsız olduğumdan yemek hemen olsun hemen yensin istiyorum ,o yüzden de Pratik tarifler hayatımı kurtarıyor , aslında bu tarifte tek pratik olmayan patlıcanların közlenmesi ama onunda kolayını buldum ,birgün önceden patlıcanları folyoya sarıp ve kürdanla delip mikrodalga veya fırında közlüyorum. Ertesi gün rahat rahat misafirim geleceğine yakın da salatamı taze taze yapıyorum ,eğer isterseniz marketlerde satılan hazır közlenmiş patlıcanlar da var ... Yani ille de yapabilirsiniz ...Bu tarifi ilk kez Foça da yemiştim ve sizinle de paylaşmıştım Elif arkadaşımın tarifi diye...


Tarifi bu ramazanda tam 3 kere uyguladım hakikaten sonuç mükemmel közlenmiş patlıcanı sevmeyen yoktur ,ama Neslim dışında onun ağzını yara yapıyormuş :)))Ağzı yara olanlar dışında herkes sever sanırım közlenmiş patlıcanı ...


Bu tarifi de çok seveceksiniz...Afiyetle kalın..



Soğanlı Közlenmiş Patlıcan Salatasının Malzemeleri :

* 3 Adet Patlıcan ( Közlenmiş , küp küp doğranmış )
* 1 Adet Soğan ( Küp küp doğranmış )
* 3 Adet Sivri Biber ( Tohumları alınmış , küçük parçalara ayrılmış )
* 2 adet Domates ( Kabukları soyulmuş küp küp doğranmış )
* 1/2 fincan Zeytinyağı
* Tuz
*İsterseniz üzerine ufalanmış beyaz peynir serpiştirin .( Ben sonuncuda öyle yaptım , süperrr oldu...)


Soğanlı Közlenmiş Patlıcan Salatasının Hazırlanması :



1. Soğanları zeytinyağında iyice kavurun , ardından biberleri ve biberlerde iyice kavrulunca domatesleri ekleyin ve tuzunu ayarlayın .
2 . Domatesler suyunu çekince közlenmiş Patlıcanları ekleyin ve 5 Dk. sonra ocağın altını kapatın .
3. soğumaya bırakın ve isterseniz maydanoz ile süsleyip servis yapın.

BİRKENSTOCK KIŞLIK EV TERLİKLERİ

BİRKENSTOCK KIŞLIK EV TERLİKLERİ
Hepimiz Birkenstock sandaletlerinin rahatlığından ve görselliğinden eminiz ,caddeye çıktığım anda herkesin ayağında görüyorum rengarenk , rugan , süet her renk ve her çeşidi ,her modeliyle ...

Ben de yaz için parmak aralıklısını kullanıyordum , zannediyorum ki Birkenstock sandaleti olmayan çok fazla insan kalmadı hem moda hem de inanılmaz rahat ...
Evde de ayak sağlığı için sağlıklı çözümler sunan bu ortapedik terliklerin şirin olanlarından istiyorum ona göre !!!







Yukarıdakiler İşte benim modellerim ; Bunlardan birini hemen yarın istiyorum ona göre!!!! Aşkım bir lisansör olduğu için ben Lisanslı olanlarına daha meyilliyim ...Ama sizin de gönlünüzü çelecek bir Birkenstock ev terliği var dır ...İşte bunlar gibi ... HEMEN SAHİP OLUN..Çok şirin ve rahatlar...

18 Ağustos 2009 Salı

TAMEK YEMEK YARIŞMASI




Senelerdir yemek yaparım , BBC ve RAI UNO'dan yemek çevirileri yaparım , Rahmetli babacığımın İtalya'dan taşıdığı yemek kitaplarından tarifler denerim , tarifleri birbileriyle karıştırır ve yeni tarifler çıkarırım ama ömrü hayatımda ilk kez bir yemek yarışmasına katılıyorum , üstelikte Tamek ailesinin çok hoş ürünleri ve davetiyle hatta hatta insana kendini üstün ve olağanüstü hissettiren o TAMEK rengi can alıcı kırmızı çok hoş davetiyesiyle ....



TAMEK yemek yarışması için çok pratik ve çok lezzetli her zaman misafirlerime de yaptığım Garnitürlü Hindi Sarma'yı yaptım . Arzu ederseniz
TAMEK MUTFAK KEYFİ sitesini ziyaret ederek yemeğime bir göz atabilir ve oy hakkınızıda beğendiğiniz yemek üzerinde kullanabilirsiniz.


TAMEK ürünlerinden katkısız garnitür , mayonez ve kornişon turşu yarışma yemeğimde de olduğu gibi ev de en çok kullandığım ürünlerden biri ,özellikle evde Amerikan salatası yapmayı çok seviyorum çünki hem lezzetinden hem de hijyeninden emin oluyorum ve et ve tavuk yemekleriyle müthiş uyum sağlıyor. Sizde tüm ana yemeklerinizin yanında krema , tereyağ ile ısıtılan katkısız garnitür ya da pratik Amerikan salatasını kullanabilirsiniz ,hatta Garnitürlü hindi sarma'yı sizde ramazanda misafirlerinize iftar yemeği olarak yapabilirsiniz.


Sağlıkla , Afiyetle , Hoşgörüyle , Tamek'le kalın...

15 Ağustos 2009 Cumartesi

GARNİTÜRLÜ HİNDİ SARMA



Garnitürlü Hindi Sarma'nın Hazırlanışı ;

*500 Gr.Hindi Gögüs fileto
*100 Gr.Dana Jambon-
*1 yemek kaşığı Hardal
*4-5 Adet TAMEK Kornişon Turşu
*1 Tatlı kaşığı kekik
* Tuz
* Karabiber
*1 Yemek kaşığı Zeytinyağı
*1 Adet Soğan
*250 Gr. Tavuk Suyu
* 4 Çorba kaşığı Limon suyu
*535 Gr. TAMEK katkısız Garnitür
*150 Gr. Krema
*1 tatlı kaşığı Tereyağı

Garnitürlü Hindi Sarma'nın Yapılışı ;

1 . Eti temizeyip üzerine Zeytinyağı , tuz , karabiber ,kekik serpin , Hardal sürüp etlerin üzerine jambonları ilave edin , TAMEK Kornişon Turşuları ikiye kesip üzerlerine yerleştirin , eti rulo haline getirin ve kürdanla sabitleyin .
2. Hindi rulolarını Pişirme kağıdı yerleştirdiğiniz fırın kabının içerisine yerleştirin .
3 . Bir tarafta Soğanları küp küp doğrayın
4. Soğanları , tavuk suyunu , limon suyunu hindi rularının üzerine ilave edin . 180 derece fırında üzerleri kızarıncaya kadar 1 saat pişirin .
5 . Etlerin pişmesine yakın sos tenceresinde krema , TAMEK katkısız Garnitür , 1 yemek kaşığı tereyağını kısık ateşte pişirin . Tuz ,karabiber ile tatlandırın . 6 . Servis tabağında sos ile beraber servis yapın . Küçük domatesler ve maydanoz ile süsleyebilirsiniz.
Afiyet , Bal , Şeker olsun ....

SEVİM ANNENİN BOL YEŞİL SALATASI




Heybeliada'da Çarşamba günleri pazar kuruluyor. Tam bir taze ve organik pazarı , herşey o kadar çıtır çıtır o kadar taze ki almadan duramıyorsunuz. Ben Pazara çıkmayı hiç sevmem özellikle Kadiköy'deki Salı pazarı gibi pazarlara hiç bir kuvvet beni götüremez. ( Tabiki Annişko kuvveti dışında !!! öyle bir ısrar ediyor öyle bir gidelim diyor ki ısrarlarına dayanamayıp senede birkez gidiyorum, ama nasıl geliyorlar üzerime inanamazsınız. ) Ama Adamızın Pazarı bir başka...orada bir saat de Pazar bitiyor zaten ....

Gittiğimde bol bol yeşillik alıyorum ve akşama salata ziyafeti yaşıyoruz. Bu salata da o pazarlardan birine gittiğim gün yapıldı .Yalnız salatanın malzemelerine Sevim annemin eli değdi ve bol vitamin doldu . Ne de olsa Ege de büyümüş ucundan İzmir'li sayılır ,Yeşilliklerin hakkını bu ülke de en iyi verenler onlar değil mi ???
Sevim Annenin Bol Yeşil Salatasının Hazırlanışı ;
*1/4 Demet Kıvırcık salata
*1/4 Demet Maydanoz
*1/4 Demet Nane ( Gerçi bizimkiler Bahçeden di )
*1/4 Demet Feslegen
*1/4 Demet Semizotu
* 3 Adet Taze Soğan
* 2 Adet Domates ( Kabukları Soyulmuş )
* 1 Avuç Ceviz
* 1 Adet Limon
* 4-5 yemek Kaşığı Zeytinyağı ( Yağını isteğe göre ayarlayabilirsiniz.)
* 2 Yemek kaşığı Nar ekşisi
* Tuz
Sevim Annenin Bol Yeşil Salatasının Yapılışı ;
1. Bütün yeşillikleri yıkayıp süzdükten sonra salata kasesinde karıştırın .
2. Üzerlerine taze soğanları dilimleyin , domateslei irice küp doğrayın ve salataya ekleyin .
3 . Salatayı Cevizle süsleyin .
4. Zeytinyağı , limon , nar ekşisi ve tuzu bir kasede çırpın . Yemeğe yakın salataya ilave edin .
Sağlıkla , bol yeşillikle , bol sebzeyle , afiyetle kalın....






12 Ağustos 2009 Çarşamba

ŞİLE- AĞVA(BİR İSTANBUL MASALI )



Dün İzmir'den gelen ve bizi bol bol sofralarında, yataklarında ağırlayan ve onların bize yaptığının bizim onda birini yapamayacağımız İzmirli Dayko , Nilgün yengemiz ve oğulları Canko'yu Ağva'yı gezdirmeye götürdük.Sabah 9:00 gibi yola çıkmaya karar versekte Berenka rötarıyla saat 11:30 gibi yola çıktık . 12:30 'da Teke köyü'ne ulaştık ve bu havanın bizi nasılda bu kadar çabuk acıktırdığına inanamadık ,yol kenarında çok köhne'' ama ne köhne'' bir yerde bu kadar mı tatlı olur gözlemeler yedik . Sadece Patates ve Peynirli vardı , oysaki ben kıymalı severim ama Peynirli de süperdi....Berenka hamaklarda sallandı , oradaki tatlı ailenin çocuklarının kamyonuyla oynadı ve güzel gözlemeleri zorlada olsa mideye indirdi.....



Teke köyünden en ğeç 45 dk. sonra Ağva'nın sahiline ulaştık .İlk önce Şile bezi mağazalarını gezdik ve ben de kendime güzel bir şile bezi ama batik desenli bir şalvar aldım üstelik de 25,50 TL 'ya ve tabiki Berenka'ya da 12,50 TL'ya ardından Türk kahvemizi içmediğimizi farkedip Göksu deresi ile Karadeniz'in tam da buluştuğu noktada Türk kahvemizi içip fallarımıza baktık ...



Ve herkesin merak ettği gibi onlarda Bİr İstanbul Masalı'nın o güzel sahnesini yerinde yaşamak istediler. Tabiki istikamet Aqua Verde ( Kısaca Bir İstanbul Masalı ) Artık Tabelalar bile değişmiş muhakkak bir yerine Bir İstanbul Masalı yazılmış.Aqua Verde Hotel , Bir İstanbul Masalına ilk çıktığı yıllarda gidilsin gezilsin diye yaptıkları promosyonları ve neredeyse davetiye dağıtacakları zamanları geçmişe gömmüşler artık. Yemek yemeden otele almıyorlar hatta hatta Cafesinde oturup çay kahve bile içemiyorsunuz sadece restoranda yemek......







Tabii biz de bu durumdan pek de hoşnut olmadık . Tam da Karşısındaki çay bahçesinde Aqua Verde 'yi hem karşıdan seyrettik , hem de tam bir ziyafet çektik...Neler mi yedik ....Mantı , Sigara Böreği , Izgara Köfte , Patates Kızartması , Çoban Salata , lezzeti de tam yerindeydi ....




A.101 Marketlerinin reklamını alan tekneler 45 dk. tur için 40 TL. alıyorlar 2 kişi de olsanız 10 kişi de farketmiyor ama herkes bu turu yapmalı inanılmaz görsellikler var. Denize kadar gidiyorlar ve denize derenin birleştiği yerden geri dönüyorlar. Dere'de deniz bisikleti ile dolaşmak ve kano'ya binmek gibi aktiviteler yapılabiliyor.












***Göksu Deresi Kıyısından Görüntüler

Eminim bir çoğunuz görmüşsünüzdür ama görmeyenlerde bu hazza varmalı en kısa zamanda ...benim objektifimde 100 kadar resim vardır ama hepsini buraya koymam imkansız olduğundan size çıplak gözle görmeyi şiddetle tavsiye ederim. Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz. Temiz havayla , sessizlikle , afiyetle kalın....

http://www.agvarehberi.com/

http://www.sile-agva.com/

http://www.agvanet.com/